Bundan yıllar önce, ilk kez Müslüm Gürses’ten dinlemiştim Bana kara diyen dilber’in sözlerini. Müslüm Gürses, kendine özgü yorumu ile bunu o kadar derinden söylüyordu ki bunun olsa olsa gerçek bir hayat hikâyesinden esinlendiğini düşünmüştüm hep. Bir tesadüf sonrasında, sözlerin Karacaoğlan’a ait olduğunu öğrenmiştim.
Rivayete göre, karayağız, seyrek sakallı ve uzun boylu bir adam olan Karacaoğlan bir güzele vurulur. Çeşitli bahaneler ile kızla konuşmak ister. Kız onu esmer olduğu için beğenmez ve onunla konuşmayı kabul etmez. Bunun üzerine, Karacaoğlan alır sazı eline, döker dilindekileri…
Bana ‘kara’ diyen dilber/ Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin/ Kaşların kara değil mi
Boyun uzun belin ince/ Yanakların olmuş konca
Salıverirsin kolunca/Beliğin ince değil mi
Utanırım akar terim/ Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin/ Saçların kara değil mi
Beni ‘kara’ diye yerme/ Mevlam yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme/ Çekilir kara değil mi
Hind’den Yemen’den çekilir/ Gelir Bağdad’a dökülür
Türlü taama ekilir/ Biber de kara değil mi
Göllere konan kuğunun/ Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin/ Çadırı kara değil mi
İller de konup göçerler/ Lale sümbül biçerler
Ağalar beyler içerler/ Kahve de kara değil mi
Evlerinde sular akar/ Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar/ Sümbül de kara değil mi
Karac’oğlan der maşallah/ Bir gün görürüm inşallah
Kara donludur Beytullah/ Örtüsü kara değil mi